Jeomorfolojik Özellikleri #
Anadolu’da neo-tektonik dönem, Arap ve Anadolu levhalarının Erken
Miyosenden Orta Miyosene kadar olan dönemde çarpışması ile başlamıştır. Bu
çarpışmanın etkisiyle Arap Yarımadası kuzey yönlü hareketine devam ederek Doğu
Anadolu’nun sıkışmasına neden olmuştur. Bu sıkışma sonucunda kıta kabuğu
yükselerek Anadolu Bloğunun doğu kısımlarındaki kalınlaşma ile beraber KAF ve DAF
sistemleri oluşmuştur. Geyve-Pamukova-İznik çöküntü alanının en batı ucunu oluşturan
Gemlik Körfezi, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun etkisi altında gelişmiştir (oluşmuştur).
Çalışma alanımız Kuzey Anadolu Fay Zonu’na bağlı neotektonik hareketler sonucu
yükselmesi ile kıvrımlı-kırıklı, engebeli ve dağlık bir alan haline gelmiştir.24
Gemlik ilçesinin yeryüzü şekillerini belirleyen faktörlerin başında tektonik yapı
özellikleri gelmektedir. Gemlik Bölgesi, Batı Pontid tektonik birliği içinde Sakarya
Kıtası25ve Sakarya Zonu26 olarak bilinen tektonik alan içerisinde yer almaktadır.
Gemlik’in litolojik yapısı incelendiğinde eski ve yeni kayaçlar karşımıza
çıkmaktadır. Bunun nedeni Gemlik’in uzun süre aşınmalara, çöküntülere ve kaymalara
maruz kalmasıdır. Araştırma alanının kuzey ve kuzeydoğusunda Paleozoyik birimler,
güney ve güneybatısında ise alçak topografyalarda Neojen birimler gözlemlenmektedir.
Katırlı ve Samanlı dağlarının yamaçlarında ve sırtlarında deniz hayvan fosillerine
rastlanması, bu dağların Neojenden önceki dönemlerde de sular altında olduğunu
göstermektedir. Tersiyer ortalarında Anadolu toprakları gibi Gemlik’te Neojen’den
sonra deniz ve deniz etkilerinden kurtulmuştur. Kuvaterner birimler ise ovalarda yer
almaktadır. Alüvyon sahalar, çalışma alanının en genç birimidir.

Gemlik, sıradağların denize doğru ilerlemesi sonucunda oluşan körfezin
sonundadır. Araştırma sahasının yeryüzü şekillerini incelerken; dağlık tepelik alanlar,
vadiler, ovalar, alüvyon düzlükler, bataklık alanlar gözlemlenmektedir. Araştırma
sahasında en fazla karşımıza çıkan jeomorfolojik birim dağlardır. Üç tarafı sıradağlarla
çevrili olan Gemlik’in yalnızca batısı Gemlik Körfezi ve Marmara Denizi’ne doğru
açıktır.
12
Yeryüzünü şekillendiren dağlık alanların, Marmara Bölgesinin Kuzey Anadolu
Dağlarının batıdaki uzantısı olarak bilinen Samanlı Dağları (800 m) çalışma alanımızın
kuzeybatısını sınırlandırır. Samanlı Dağlarının KAF sistemi üzerinde bulunmasından
dolayı güney ve doğu cephelerinde dik yamaçlar gözlemlenmektedir. Samanlı dağları
Gemlik’in kuzeybatısı boyunca İznik’e kadar uzanmaktadır. Sonuç olarak, Samanlı
Dağlarının doğu bölümü yüksek platolar ve tepelerden oluşmuş olup, kuzey ve güney
yamaçları ise alçak sahalardan dik yamaçlara doğru yükselen topografyaya sahiptir.
Uludağ’dan sonra Bursa’nın ikinci yüksek noktasını oluşturan Katırlı Dağları
(1250 m) ilçenin güney sınırını ve güneydoğudaki engebeli sınırını oluşturmaktadır.
Dağ, adını üzerinde bulunan Katırlı Köyünden almaktadır. İznik Gölü’nün güneyinde,
doğu-batı doğrultusunda uzanan bu dağlar Gemlik’in güneydoğusundaki Umurbey
Mahallesinden geçerek Gemlik Körfezinin güney sırtlarını kaplamaktadır. Buradan
itibaren Mudanya Dağları adını alır ve Katırlı Dağlarının batı sınırını oluşturur. Katırlı
Dağlarının kuzeyinde İznik Gölü ve Samanlı Dağları yer alırken, güneyinde de Batı
Anadolu’nun en yüksek dağı olan Uludağ yer almaktadır.
Araştırma sahasında, fazla yer kaplayan bir diğer jeomorfolojik birim ise tepelik
alanlardır. İlçe merkezine kuzey ve güney doğrultuda uzanan tepelerin yükseklikleri 300
m ile 1283 m arasında değişmektedir. Söz konusu tepelik alanları iki grup halinde
inceleyebiliriz. Birinci grup tepelik alanlar, Gemlik Körfezinin kuzeybatısından
başlayıp, İznik Gölü’ne kadar sırasıyla Soğucak Tepesi (739 m), Şahin Tepe (878 m),
Orman Tepe (875 m), Papazuçtu Tepesi (615 m), Mezarlık Tepe (600 m), Kule Tepe
(480 m) ve Kuleönü Tepe (308 m) şeklinde devam eder. Araştırma sahasının sınırları
içerisinde yer alan Soğucak Tepe ve Mezarlık Tepesi (600 m) önemli yükselti alanlarını
oluşturmaktadır. Gemlik Körfezini kuzey yönlü kuşatan tepelerin güney yamaçlarında
akarsu aşındırmaları sonucu V profilli, dar tabanlı vadiler gözlemlenmektedir (Harita
1.1).
Araştırma sahası çevresinde yer alan, yükseklikleri 1000 metrenin üzerinde olan
ve Gemlik Körfezinin güney sırtlarını oluşturan tepeler ise; Gürle Tepesi (1283 m),
Kırgıbayır Tepesi (1108 m), Mağazataşı Tepesi (1011 m), Gedik Tepesi (907 m),
Üçkaya Tepesi (846 m) ve Yankaya Tepesi (529 m)’dir. Kurşunlu’dan, Kurtul köyü
doğrultusunda güneybatıya doğru ise Zeytin Tepesi (400 m), Yol Tepesi (600 m) ve
Tersanebaşı Tepesi (800 m) araştırma sahasının sınırları içerinde yer alan önemli
yükselti alanlarını oluşturmaktadır. İkinci grup tepelik alanlar ise çalışma alanımızın
güneyindeki dağlık alanlarda yer alan kuzey cepheye göre yüksek zirvelerden
oluşmaktadır.

Araştırma alanının genel morfolojik özelliklerini oluşturan dağlık, tepelik
sahaların yanı sıra ovalar dikkat çekmektedir. Araştırma alanımızda karşımıza çıkan üç
önemli ova sırasıyla Gemlik Ovası, Engürücük Ovası ve Kumla Ovası’dır. Çalışma
alanındaki ilk ova Gemlik ilçesinin üzerine yerleştiği Orhangazi yönüne doğru uzanan
Gemlik Ovası’dır.
İznik Gölü-Gemlik Körfezi depresyonu içinde kurulmuş olan Gemlik27, Samanlı
ve Katırlı Dağlarından inen küçük derelerin biriktirmiş olduğu kil, kum ve çakıl gibi
malzemeler ve İznik Gölü’nün fazla sularının Karsak Boğazı’ndan Gemlik Ovası’na
karışan, Karsak Deresi’nin getirmiş olduğu alüvyonların oluşturduğu ovanın kenarında
yer almaktadır. Gemlik Körfezi ve Gemlik Ovası’nın jeolojik yapısına baktığımızda
henüz gençlik safhasında olduğu görülür.
28 Bu nedenle Gemlik Körfezinin doğuya
doğru daralması ile beraber alüvyon tabanlı vadi tabanına dönüşen ova, 3 km uzunlukta
ve 1,5 km genişliğinde alüvyal karakterli bir kıyı ovası haline dönüşmüştür.
29 Ova
tabanı deniz seviyesinden doğu sınırını oluşturan Karsak Boğazı’na kadar 10–20 m
yüksekliğe kadar ulaşır.
Ovanın kuzeyindeki ve güneyindeki engebeli arazilerden ova tabanına inen
dereler, eğimin bir anda azalması nedeniyle taşımış oldukları materyalleri bırakarak
birikinti konileri oluşturmaktadır. Birikinti konilerinin en önemlisi Çakalderesi’nin
oluşturmuş olduğu birikinti konisidir. Yoğun şehirsel yerleşime açık olan Çakaldere
mevkii alüvyon ve çamur tabakası ile kaplı olup yerleşim açısından uygun değildir.
Fakat zamanla yapılan kaçak yapılar ovanın yerleşime açılmasına neden olmuştur.
Yapılan bilimsel çalışmalarda Çakaldere mevkii ve çevresindeki alüvyal tabakaların
kalınlığının 90–100 metre arasında değiştiği gözlemlenmiştir.30 Deniz kenarında
bulunan bir ovada 100 metre kalınlığında alüvyon tabakanın gözlemlenmiş olması
ovanın daha önce Gemlik Körfezinin devamı niteliğinde olduğunu göstermektedir.
Gemlik Ovası’nın da Türkiye’nin diğer kıyı ovaları gibi denizel-karasal depolarla
dolduğu ve halen de dolmakta olduğu gözlemlenmektedir.31
Araştırma alanımızdaki diğer bir önemli ova ise Engürücük Ovası’dır. Engürücük
Ovası’nın kuzey ve güneyinin KAF’ın kolları arasında kalmış olmasından dolayı ovada
tektonik çöküntüler meydana gelmiştir. Bu çökmeler sonucunda Katırlı Dağlarından
gelen irili ufaklı birçok derenin taşımış olduğu alüvyonlar Engürücük Ovası’nı, Gemlik
Ovası gibi delta karakterli bir kıyı ovası haline getirmiştir. Ovanın oluşumuna katkı
sağlayan en önemli dere ise Kocadere’dir. Engürücük’ten geçerek Marmara Denizi’ne
dökülen dere taşımış olduğu alüvyonlarla birlikte Engürücük Ovası’nı oluşturmuştur