Yerleşme Özellikleri #
Çalışma alanımızda yerleşmenin tarihini, idari bakımdan bağlı bulunduğu Bursa ili tarihinden ayrı açıklamak mümkün değildir. Bu bakımdan Gemlik ilçesinin tarihi süreç içerisindeki gelişimini anlayabilmemiz için, bağlı olduğu Bursa şehrinin tarihi gelişimine kısaca değinmek çalışmamız için faydalı olacaktır.
Bursa ve çevresi, bulunduğu coğrafi konum gereği pek çok savaş ve istila yaşamış, farklı kavim ve medeniyetlerin etkisi altında kalmıştır. Uygarlıklar beşiği Anadolu’nun en önemli merkezlerinden olan Bursa ve çevresi çok eski çağlardan beri yerleşimlere sahne olmuştur. Bölgede eski yerleşim alanlarının yarattığı uygarlıkların günümüzden 7 bin yıl öncesine gittiği, Ilıpınar Höyüğü kazılarında ortaya çıkmıştır.73 Bursa ve ilçelerinde gerçekleştirilen yüzeysel araştırmalarda 25 prehistorik höyük belirlenmiş ve bunların önemli kısmı arkeolojik sit olarak tescil edilmiştir. Orhangazi ilçesine 3 km uzaklıktaki Ilıpınar Höyüğü’nde başlatılan kazı çalışmaları bize önemli bilgi ve belgeler vermektedir. Yüzeydeki Bizans Nekropolü’nün ardından Bronz çağı, Kalkolitik ve Neolitik çağlara inen arkeolojik veriler M.Ö 5000 yıllarını belgelemiştir.74
73İsmail Cengiz, Prusa’dan Günümüze Bursa, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları, 4. Basım, İstanbul 2008, s. 25.
74Ertuğrul Kaan, Düşkapı Bursa, Pera Basın Yayın, Bursa 2002, s. 53.
Bursa yakınındaki ikinci höyük ise Bursa şehir merkezinin 14 km batısında, Karacabey karayolunda, Alaaddin Bey Köyünün yolu üzerindedir. Burada yapılan kazılarda çıkan eserler (M.Ö 2200–1700 yıllarına ait) Eski Tunç ve Demir çağlarına aittir. Görülen o ki yüzeysel bulgular değerlendirildiğinde Bursa 4500 yıl öncesinde de insanlarca tercih edilip, yerleşime sahne olmuştur. Bursa’nın klasik arkeolojisi Grek Kolonizasyonu, Lidya, Pers, Bithynia Krallığı, Roma ve Bizans imparatorlukları evrelerini içine almaktadır. Bursa ve çevresinde günümüze kadar belirlenen arkeolojik sitler: Apollonia ad Ryndacum, günümüzdeki Gölyazı Beldesinin bulunduğu yerdedir. Basilinapolis, İznik Gölü’nün güneybatı kıyısındadır. Göl içinde liman kalıntıları ile yakınındaki toprak yığınlarında yoğun kalıntılar bulunmaktadır. Chios, günümüzdeki Gemlik ilçe merkezindedir. Hadrianapolis, Orhaneli yakınındadır. Lapodium, günümüzdeki Uluabat beldesinin güneyindedir. Miletopolis, Mustafakemalpaşa ilçesinin 5 km kuzeybatısında Melde Mevkii’ndedir.75
M.Ö 2000’in sonlarında Anadolu’nun batısından gelen kavimler yerli halkın bir kısmı ile kaynaşmış veya onları yerlerinden etmiştir. Phrygia adını da alan bu yöreye Trakya’dan M.Ö VII. yüzyılda gelen Thyniler ve Bithynler yerleşmiştir. İzmit, Bilecik ve Bursa çevresine Bithynia adını vermişlerdir.76 Bursa’nın şehir statüsüne yükselip çevresinin surlarla çevrilmesi, Bithynia kralı I. Prusias (M.Ö 232–192) döneminde gerçekleşmiştir.77 Mysiler Çanakkale ve Balıkesir bölgesine yerleşerek buraya Mysia adını vermişlerdir.
M.Ö VI. yy’dan itibaren Lidya Krallığının egemenliği altına giren bölge, M.Ö 546 yılında Lidya kralı Kroisos İran’dan Anadolu’ya yayılmaya başlayan Pers ordusuna yenilmesi sonucu Pers hâkimiyetine girmiştir. Kurulan Sardes ve Daskyleion Satraplıkları bu bölgenin idaresini üstlenmiştir. Makedonya imparatoru Büyük İskender, Asya seferine giderken Bithynia’dan geçmiştir.78 Makedonyalı İskender’in Anadolu’yu istilasında Bursa önce İskender’e ve ondan sonra da Anadolu’ya hâkim olan Antigon’a tabi olmuştur.
Tarihin tozlu sayfalarındaki silik bilgilere göre günümüz Bursa’sı ünlü Tarihçi Strabon’un açıklamasıyla, I. Prusias tarafından kurulmuştur. Bithynia Eyalet Valisi Caius Plinius Caecilius Secundus’un (M.S. 62-114) Bithynia’da bulunduğu sırada
75Kaan, s. 54.
76Kaan, s. 54-55.
77Cengiz, s. 27.
78Kaan, s. 55.
İmparator Trajanus’a yazdığı mektuplarında yer alan bilgiye göre, şehir bizzat Hannibal’ın çizdiği plan ve bilgilerle inşa edilmiştir. Günümüzdeki araştırmalar Bithynia Krallığının Prusias döneminde gelişen topraklar üzerinde, bugünkü hisar denilen bölgede Prusias adı ile kurulduğu görüşü ağırlık kazanmıştır. Daha sonra Prusa ve günümüzde Bursa adını almıştır.79
Prusa, Bizans yönetimi sırasında Gotların, Arapların hücumlarına maruz kalmıştır. 668–781 yılları arasında beş kez Arap orduları ile karşılaşmıştır. Araplar Kalkhedon’a kadar gelmiştir. Constantinapolis’i kuşatmışlardır. 1071 yılında Anadolu’ya giren Selçuk ordusu 1075’de Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın yönetiminde bölgeyi ve Nikaia’yı denetim altına almışlardır. 1097 yılında Nikaia’yı kuşatan güçlü Haçlı ordusuna uzun süre karşı koymalarına rağmen, Kılıçarslan birlikleri ile bölgeyi terk edip Eskişehir dolaylarına çekilmişlerdir.
Anadolu Selçuklu Devletinin uç beyliği olarak Söğüt ve Domaniç tarafına yerleşen Osmanlılar, 1299-1321 tarihleri arasında Bilecik, İnegöl, Orhaneli ve Gemlik taraflarını kuşatıp Bursa’nın fethi için gerekli şartları sağlamışlardır. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonran 6 Nisan 1326 tarihinde Bursa kuşatılınca Bizanslı yöneticiler Gemlik’e götürülerek gemilerle İstanbul’a gönderilmiştir. Daha sonra Bursa ve civarında kuşatmalar gerçekleştiren Osmanlılar, 1331 yılında İznik’i kuşatarak başkenti oraya taşımıştır.80
Osmanlıların egemenliği altına giren araştırma sahası önceleri liman şehri daha sonra ise Osmanlı sarayının ihtiyaçlarının karşılandığı tarım ve ticaret şehrine dönüşmüştür.
Gemlik, Marmara Denizi’ne kıyısı olan Bursa’nın çevresine kurulmuş eski, küçük bir yerleşim yeridir. Önemli merkezlere yakın olması, ulaşım kolaylığı, doğal körfeze sahip olması, verimli toprakları, içme suyu kaynaklarının varlığı ve savunulabilir olması gibi özellikleri nedeniyle tarihin her döneminde ilgi gören ve sıkça istila edilen bir yer olmuştur.
Gemlik’in kuruluşu ile ilgili bilgiler daha çok mitolojik kaynaklardan elde edilen bilgilere dayandırılmaktadır. Gemlik’in tarihi hakkında bir araştırma yaptığımızda kuruluşu ile ilgili şu bilgiler karşımıza çıkmaktadır.
79Coşkun, s. 91-97.
80Kaan, s. 58–62.
Gemlik’in kuruluşu ile ilgili yapılan çalışmalar Rodoslu Apollonios’un anlattığı “Argonaut Destanı”yla başlamaktadır. Strabon’un “Geographica” adlı eserinde Kios tarafından M.Ö. 1390 yılında kurulduğu ifade edilmektedir.
Avusturyalı tarihçi Hammer’in “Devlet-i Osmaniye Tarihi” adlı seri kitaplarının 1. cildinde Gemlik’le ilgili efsaneye dayanan bir anlatı vardır. Bu efsaneye göre Gemlik’i ilk keşfeden Syrus namında bir Argonaut kumandanıdır. Hammer; ilkçağın ünlü coğrafyacısı Strabon’a dayandırdığı bu olayı şöyle nakletmektedir: “Kolkida’da (Kafkasya’da) savaştan dönmekte olan Argonautlar o devirde Gemlik Körfezinin sahillerine gelmişlerdir. İlk gemiciler olarak adlandırılan bu Yunan kafilesi, gemilerine su almak için aralarından Hylas isimli birisini karaya göndermişlerdir. Karaya çıkan Hylas ırmaktan su doldururken Hylas’ın güzelliğine vurulan su perileri Hylas’ı kaçırırlar. Hylas’ın gemiye dönmediğini gören kafile başkanı (Syrus), arkadaşları olan Hylas’ı arayıp bulmaları için emrindeki askerlerden bir kısmına karaya çıkmalarını emretmiştir. Bu Yunan savaşçıları Hylas’ı bulmak amacıyla sahilde konaklamaya karar verirler. İlk defa yerleştikleri bu mevkide kafile başkanları olan Syrus’un ismi verilerek şehrin temelleri de bu sayede atılmış olur. Hylas’ı bulmak için her tarafa gözcüler konmuş dağların geçitleri, yol boyları daimi bir gözetim altında bulundurulmuştur. Günler geçtikçe Gemlik’e yerleşmeleri kesinleşen Argonautlar Hylas’ı bir türlü bulamamışlardır. Unutamadıkları arkadaşlarını her sene Hylas’ın kaybolduğu günün yıldönümünde onu anmak için aralarında toplantılar tertip etmeye karar verip ve bunu geleneksel bir törene dönüştürmüşlerdir. Tamamen efsaneye dayanan bu bilgileri; “Hüdavendigar Vilayeti Salnameyi Resmiyesi’nde” ve yine Azra Erhat da “Mitoloji Sözlüğü”nde” bu şekilde aktarırken, şehrin adını Kios olarak belirtmişlerdir. Ayrıca A.
M. Manselde Gemlik’in kuruluşu hakkında bilgi vermektedir. Stewig ise Batı Anadolu şehirlerinin kuruluşunu gösterdiği haritada Gemlik’e de yer vermiştir.81
Stratejik konumunun yanında verimli topraklara sahip olan bu şehir aynı zamanda İznik’in limanı konumundadır. Bundan dolayı sıklıkla işgallere maruz kalmış ve çeşitli kavimlere mesken olmuştur.
M.Ö 7. yüzyılda Sakarya bölgesine yerleşen Frigyalılar, Kios şehrini de ele geçirmiş fakat Frigyalıların denizcilikten daha çok tarıma önem vermeleri Kios’un eski önemini yitirmesini sebep olmuştur. Lidya Kralı Giges, Kios’u Friglerden alırken M.Ö
81Bingül, s. 53- 56.
652’de de Kimmerler Lidyalıları yenerek Kios’u ele geçirirler. M.Ö 561 yılında bu kez Lidyalılar Kral Kreziüs zamanında Kimmerleri yenerek Kios şehrini tekrar ele geçirirler. Lidyalıların bir ticaret üssü olarak kullandığı Kios kısa zamanda gelişir ve zenginleşir.82
M.Ö 6. yüzyılın ortalarına doğru Pers Krallığı Lidyalıları yenerek Kios’u ele geçirir. Persler ele geçirdikleri birçok yer gibi Kios’u da yakıp yıkarlar. M.Ö 3 ve 2. yüzyıllarda İskender İmparatorluğu’nun sınırları içinde kalan Kios, Sezar zamanında Roma egemenliğine geçmiştir. Büyük Roma İmparatorluğu’nun dağılmasından sonra Bizans sınırları içinde kalan Kios şehri önemli bir liman şehri, zeytincilik ve ipekböcekçiliğinin merkezi olarak parlamıştır.83
Selçuklu hükümdarı Süleyman Şah’ın komutanlarından Ebul Kasım, deniz kuvvetleri açısından güçsüz olan Anadolu Selçuklu Devleti’nin bu açığını kapatabilmek ve İstanbul’u denizden de kuşatmak amacıyla Kios’u almaya karar vermiş ve 1087 yılında Gemlik’i almıştır.84
Osmanlı zamanındaki “Vilayeti Salname-i Resmiyesi”, Gemlik ile Bursa’nın aynı isimden ayrılmış oldukları hakkında şöyle ifadeler içermektedir: Bursa Romalıların eline geçtiği zaman (M.Ö I. yüzyılın ortalarına doğru) iki Bursa’yı birbirinden ayırabilmek için şimdiki Bursa’ya Keşişdağı Bursa’sı manasına gelen “Pruza Ad Olimpiom”, Gemlik’e ise Sahil Bursa’sı manasına gelen “Pruza Ad Mara” adını vermişlerdir.85 Bu da gösterir ki; Gemlik her zaman iki başkent şehri olan İznik ve Bursa arasında onlara deniz ulaşımı sağlayan, gemilerinin inşa edildiği ve konaklandığı, çok önemli bir liman şehridir. Gemlik’in liman özelliğini Haçlı Seferleri sırasında da görmekteyiz. Haçlı Seferleri sırasında Kios Limanı Anadolu içlerine gönderilecek Haçlı askerlerine bir iskele teşkil etmiştir. Haçlılar Selçuklularla yaptıkları savaşlar esnasında Gemlik’i lojistik üs olarak kullanmışlardır.
Anadolu Selçuklu İmparatorluğu’nun son zamanlarında Bizanslılar karşısında, bir hudut muhafızı olarak tayin olunan Ertuğrul Bey’den itibaren yeni bir Türk devleti daha tarihte parlamaya başlamıştır. Selçuk Hükümdarı, Ertuğrul Bey’e fethedeceği yerlerin mülkiyetini vermiştir. Ertuğrul Bey’in ölümünden sonra yerine oğlu Osman Bey tahta
82Bingül, s. 67.
83Bingül, s. 60-77.
84Bingül, s. 86-90.
85Bingül, s. 53.
çıkmıştır. Bursa arazisinin verimliliği ve ihtişamı Osman Bey’in dikkatini çekmiş fakat Bizans İmparatoru ne pahasına olursa olsun bu şehri yeni kurulan Türk devletine kaptırmak istememiştir.86 Ordusunu yeni silahlarla takviye eden Osman Bey askerini ilk başta İznik üzerine göndermiştir. Yapılan çetin savaş sonucunda İznik’i alamayan Osman Bey geri dönmek zorunda kalmış fakat yolları üzerinde bulunan bazı kaleleri almayı başarmıştır. Her yıl biraz daha güçlenen ve hudutlarını İstanbul ve Bursa’ya doğru genişleten Osmanlılar, artık Bursa’yı almaya kesin karar vermişlerdir. Selçukluların çökmesinden sonra ordunun bir kısmı Osmanlı ordusuna katılmıştır. Osman Bey yeni gelen ordusuyla birlikte İznik üzerine tekrar yürümüş ve bu sefer İznik’i fethetmeyi başarmıştır. Osman Bey çok yaşlandığı için Bursa’yı ölümünden evvel almak istemiş fakat şiddetli bacak ağrıları Osman Bey’in yerine oğlu Orhan Bey’i bırakarak Yenişehir bölgesinde çekilmesine sebep olmuştur (1320). Orhan Bey tahta geçer geçmez babasının son arzusunu gerçekleştirmek için hemen Bursa’yı kuşatmıştır. Fakat aylarca süren kuşatmaya rağmen Bursa’nın teslim olmaması Orhan Bey’in canını sıkmıştır. Bursa teslim olmamıştır çünkü Bizans’tan çok rahat destek almıştır. Kale Bizans’tan yardım gördüğü için kuşatmaya karşı durabildiğinden Osman Bey İstanbul’dan gelen yardımları engellemek üzere, oğlu Orhan Bey’e kıyı taraflarının alınmasını emretmiştir. Bunun üzerine Orhan Bey en güvendiği komutanlarını yanına alarak (Akçakoca ve Kara Timurtaş) Mudanya ve Gemlik’i kuşatmıştır. Ancak zamanın Kios şehri yani Gemlik güçlü savunma olanakları dolayısıyla Osmanlı saldırılarına direnmiştir. Güçlü savunması nedeniyle Kios şehri ancak 1334 yılında alınabilmiştir.87
Orhan Bey zamanında Bursa ve çevresindeki şehirler her alanda büyük inkişaf göstermiş, ticaret, ziraat ve sanayi bakımından Bursa, Bilecik, Yenişehir, İznik ve Gemlik şehirleri için altın çağlar yaşanmaya başlamıştır. Ayrıca deniz kuvvetlerini güçlendirmek amacıyla İzmit, Gemlik ve Gelibolu’da tersaneler kurulmuştur. Osmanlı devletinin denizciliğinde büyük hizmetleri görülen Gemlik yükselme devrinde de gemi yapımı şehri olarak geliştirilmiştir. Daha sonraki yüzyıllarda zeytinciliği, kozacılığı ve kıymetli mermerleri ile Gemlik, Osmanlıların en çok ilgi gören şehri olmuştur. Duraklama ve Gerileme dönemlerinde her alanda ve memleketin her yerinde olduğu gibi Gemlik de ihmale uğramış, tersanenin yeri bataklığa dönmüş, sarayları ve abideleri süsleyen mermerleri yok olmuştur. 1789 yılında iktidara geçen III. Selim devriyle Türk
86Bingül, s. 94-100.
87Coşkun, s. 123-127.
yurdu her alanda olduğu gibi denizcilik alanında da ıslahatlara kavuşmuştur. III. Selim’in Fransa’dan getirttiği mühendisler Gemlik Tersanesi’ni yeniden inşa etmiş ve kısa bir zaman zarfında körfezde yeniden gemiler yüzmeye başlamıştır.88
Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda yenilince ilçe Anadolu’daki birçok yer gibi itilaf devletlerince işgale uğramıştır. İlk işgal girişimi 30 Haziran 1920’de İngiliz birliklerinin Gemlik Limanı’na yanaşmalarıyla başlamıştır. Ne var ki, İngilizler şehri işgal ettikten kısa bir süre sonra 8 Temmuz’da Bursa’yı işgal eden Yunanlılara bırakarak çekilmiştir. İngilizlerin işgal ettikleri bütün bölgeleri Yunanlılar devralmıştır. Gemlik 11 Eylül 1922 gece yarısı kanlı çatışmalardan sonra Halit Paşa (Karsıalan) komutasındaki Kocaeli grubu tarafından işgalden kurtarılmıştır.
Yerleşme Şekilleri #
Barınmak, ya da belirli bir faaliyeti sürdürmek amacıyla bir arazi parçası üzerinde inşa edilmiş bir veya birden fazla sayıda konuttan oluşan ünitelere yerleşme denilmektedir. Sürekli veya sezonluk olarak insanın içerisinde barındığı, değişik şekillerde faaliyette bulunduğu her türlü konut tek başına yerleşme sayılmaktadır. Yerleşme olgusunun gerçekleşmesi için, bir konut yeterli olmakla birlikte, çok sayıdaki konutun bir araya gelmesi bu olguyu daha da güçlendirmektedir. İnsan, konut ve yerleşim alanı yerleşmenin ana unsurlarını oluşturmaktadır.89
Türkiye’de yerel yönetim alanlarının temelini oluşturan yerleşmeler bulundukları jeomorfolojik ünitelere ve fonksiyonel özelliklerine göre sınıflandırma yapılmaktadır. Yerleşmeler bulundukları jeomorfolojik birimlere göre ova, plato, etek düzlüğü, yamaç, vadi içi, vadi boyu, sırt, birikinti konisi, seki ve kıyı yerleşmeleri şeklinde sınıflandırabiliriz. Fonksiyonel özelliklerine göre sınıflandırma yaparken ikamet süreleri dikkate alınarak köy yerleşmeleri ve şehir yerleşmeleri olarak üzere iki ana grupta toplanmaktadır.90 Bu yöntem en sık rastlanılan yerleşme sınıflandırmalarındandır. Ayrıca köy ve şehir yerleşmeleri arasında geçiş türü olan kasaba yerleşmelerini de yerleşme şekli olarak belirtilmektedir. Yerleşmeleri köy-şehir yerleşmeleri şeklinde belirtmemizi sağlayan temel faktörlerin başında nüfus miktarı ve yerleşmenin fonksiyonel özellikleri gelmektedir.
88Bingül, s. 101-104.
89Ali Özçağlar, İdari Coğrafya , Ümit Ofset Matbaacılık., Ankara 2011, s. 37-38.
90Özçağlar, s. 41.
Köy yerleşmeleri 18.03.1924 tarih ve 442 sayılı Köy Kanunu ile 03.04.1930 tarih ve 1580 sayılı eski Belediye Kanunu’nda nüfus miktarı 2000 rakamı sınır kabul edildiğinden, eskiden yapılan köy tanımlarında nüfusu 2000’den az olan yerleşmelere köy denilmekteydi. Fakat 24 Aralık 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5722 sayılı Belediye Kanunu’nun 4. maddesine göre 5000 nüfus ve üzeri yerleşim birimlerinde belediye kurulabilecektir. Bir yerleşim biriminde belediye kurulabilmesi için 2000 nüfus yerine 5000 nüfus rakamının getirilmesi 5000 nüfusun altındaki yerlerin köy sayılması zorunluluğu bulunmaktadır.91 Köy yerleşmeleri nüfusuna göre kasaba yerleşmeleri (5000-10.000 arası nüfus) ile köy ve köye bağlı, köyden küçük yerleşmeler (5000 nüfus altı) olarak ikiye ayrılır.
Köy yerleşmeleri tarımsal faaliyetlerin yoğunlaştığı, fonksiyonlarının tarım ve hayvancılığa dayandığı alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Köyler ve köy altı yerleşmeler, köy yerleşmeleri adı altında ifade edilip, yerleşme süresine göre daimi ve geçici yerleşmeler şeklinde ikiye de ayrılmaktadır.
Yerleşmenin türünü belirtirken Türkiye’de bazı araştırmacılar 20.000 nüfus ölçütünü92ve93 kabul etmekle birlikte, çoğunlukla şehirleşmenin eşik değeri olarak
10.000 nüfus,94 kabul edilmekteydi. Fakat ülke nüfusundaki artışla orantılı olarak bir yerleşim biriminin şehir sayılması için gerekli olan 10.000 ve 20.000 nüfus ölçütü günümüzde geçerliliğini yitirmek üzeredir. Çünkü yapılan coğrafi araştırmalarda nüfusu
30.000 ile 50.000 arasındaki yerleşmelerin bile birçoğunun şehirsel fonksiyonlara sahip olmadıklarını ortaya çıkarmıştır. Şehirlerin bünyesinde barındırdığı insanların ihtiyaçlarını başka yerleşmelere muhtaç olmadan yerinde karşılayabilecek fonksiyonlara sahip olması gerekmektedir. Bu nedenle bugünkü koşullarda nüfusu 30.000 ve 50.000’in üzerindeki yerleşmeleri belediye örgütlü yerleşmeler olarak tanımlayabiliriz. Sonuç olarak Özçağlar’a göre, ülkemizde nüfusu 30.000-50.000 arasındaki yerleşmeler
91Özçağlar, s. 64-65.
92Ertuğrul Murat Özgür, ‘‘Yeni İlçe Merkezlerimizin Fonksiyonel Bakımdan Gösterdiği Özellikler’’, Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Coğrafya Araştırmaları Dergisi, 12, 1996, s. 31-32.
93Ali Özçağlar, Türkiye’de Belediye Örgütlü Yerleşmeler, Ekol Yay., Ankara 1997. s. 9.
94Hayati Doğanay, Türkiye Beşeri Coğrafyası, s. 428; Mecdi Emiroğlu, ‘‘Türkiye Coğrafi Bölgelerine göre Şehirleşme ve Şehirli Nüfus’’, Dil ve Tarih-Coğrafya Fak. Coğrafya Araştırmaları Dergisi, 7, 1975, s. 127-128, ;Tümertekin, s. 1; Besim Darkot, Türkiye İktisadi Coğrafyası, İstanbul Üniv. Yay., No: 1307, Coğrafya Enstitüsü Yay., No: 51, İstanbul 1972, s. 59.
şehirleşme sürecine girmiş 50.000 üzerindeki yerleşmeler ise şehirsel fonksiyonlarını tamamlamış veya tamamlamakta olan yerleşim birimleri olarak belirtilmektedir.95
Nüfus miktarını dikkate aldığımızda araştırma sahasında devamlı yerleşme statüsünde şehir merkezi olarak 23 mahalle yerleşmesi, köy yerleşmesi olarak ise 17 köy yerleşim birimi bulunmaktadır. Sahada son yerel seçimlere kadar 3 belediye örgütlü yerleşme (Umurbey, Kumla, Kurşunlu) bulunmaktaydı ancak96 2008 yılında çıkan yasa gereği bu beldeler mahalle statüsüne dönüştürülmüştür. Bu yerleşim birimlerindeki nüfusun yoğun olduğu ve diğer yerleşim birimlerine göre fonksiyonel açıdan daha da gelişmiş alanlar olduğu görülmektedir.